CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Birleşik Arap Emirlikleri ile enerji ve maden alanında imzalanan ortaklık anlaşmasını değerlendirdi. Yavuzyılmaz, “Yapılan anlaşma ile açıkça AK Parti tarafından BAE’ye Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde rant alanları oluşturulmak istenilmektedir. BAE’ye, son derece ucu açık, Akkuyu’da Rusya’ya sağlanan imtiyazlardan bile çok daha fazla imtiyazlar sağlanılmaktadır. Söz konusu anlaşma, siyaseten kapitülasyon olarak nitelendirilmektedir” açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan Enerji ve Maden Alanında Ortaklık Anlaşması’nı değerlendirdi. Yavuzyılmaz, bugün yaptığı yazılı açıklamada, şu bilgileri verdi:
“Kanun teklifi ile TBMM’nin uygun bulması istenen anlaşma, 19 Temmuz 2023’te Abu Dabi’de imzalanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri’yle imzalanan çerçeve sözleşme Birleşik Arap Emirliği’nin enerji ve maden alanında faaliyet yürüten şirketlerinin Türkiye’de yapacakları yatırımlarla ilgilidir. Anlaşmanın resmi ismi, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Arap Emirlikleri Hükümeti Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Stratejik Ortaklık Çerçeve Anlaşması’dır. Numan Kurtulmuş imzasıyla 14 Aralık 2023’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan Anlaşma’nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi, Dışişleri Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’na yönlendirilmiştir. Henüz komisyon görüşmeleri başlamamıştır.
Söz konusu Anlaşma ile yenilenebilir ve temiz enerji teknolojileri, batarya depolama ve elektrik enterkonneksiyon hatları, doğal gaz veya temiz ve yerli kömür yakıtlı termik santraller, nadir toprak elementleri, karbon yakalama, kullanım ve depolama, enerji verimliliği, nükleer enerji ve hidrokarbonlar alanlarına yönelik olarak her iki ülkede ve üçüncü ülkelerde projeler gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Mezkür Anlaşma kapsamında taraflar arasında yatırım potansiyelini haiz projelerin geliştirilmesine ilişkin olarak gerektiğinde ayrı anlaşmalar akdedilebilecektir.” denilmiştir. Yani Enerji alanı bağlamında anlaşmanın kapsamı çok geniş tutulmuştur. Projelerin finansmanı Birleşik Arap Emirlikleri tarafından sağlanacaktır.
Anlaşma kapsamında BAE’nin Türkiye’de yatırım yapacağı projeler;
Yenilenebilir ve Temiz Enerji
2500 MW’a kadar deniz üstü rüzgar projesi/projeleri
3000 MW’a kadar optimize batarya depolamalı karasal rüzgar ve güneş enerjisi projesi/projeleri
Yeşil hidrojen ve/veya yeşil amonyak üretmek için 5000 MW’a kadar yenilenebilir ve temiz enerji projeleri
2000 MW’a kadar pompaj depolamalı hidroelektrik santral projesi/projeleri
Şebeke ve İletim
1000 MW’a kadar batarya depolama projesi/projeleri
Üçüncü ülkelerde elektrik enterkonneksiyon projeleri
Termik Santraller
İstanbul Ambarlı’da yer alacak 1200 MW-1800 MW kombine çevrim enerji santrali de dahil olmak üzere 3000 MW’a kadar kombine çevrim gaz türbini enerji santrali projesi/projeleri
3000 MW’a kadar temiz ve yerli kömür yakıtlı enerji santrali projesi/projeleri
Tabii Kaynaklar ve Yeni Teknolojiler
Nadir toprak metalleri
Diğer hidrojen
Karbon yakalama kullanımı ve depolanması
Enerji Verimliliği
Atık ısı ve yenilenebilir ısı kullanımı
Bölgesel ısıtma ve soğutma
Nihai kullanım sektörlerinde eneıji verimliliği yatırımı
ESCO projelerinde işbirliği
Nükleer Santral konusunda işbirliği
6000 MWe’ye kadar nükleer güç santrali projesi/projeleri
Nükleer yakıt imalatı
İleri nükleer reaktörler
Nükleer işgücü ve tedarik zincirinin geliştirilmesi
Petrol ve Gaz projelerine dair işbirliği
-Upstream proje/projelerinde işbirliği veya gaz upstream proje/projelerinde işbirliği
Petrokimya fırsat/fırsatları
-Gaz altyapı varlık/varlıkları
Nükleer Santral Yapımı
BAE tarafı, nükleer enerji ile ilgili projeleri değerlendirecek ve uygun olması halinde, kabul edilebilir gördüğü şart ve koşullarda finansman sağlayabilecektir.
Sadece Madde 2’nin 2. fıkrasındaki ‘6000 MWe’ye kadar nükleer güç santrali projesi/projeleri’ ibaresi, Akkuyu’dan çok daha kapsamlı bir anlaşmayla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Çünkü Akkuyu NGS’de reaktörlerin toplam kapasitesi 4800 MW’dir. BAE’de sadece Bakarah Nükleer Güç Santrali isimli tek bir nükleer güç santrali bulunmaktadır. Söz konusu nükleer santral Güney Kore tarafından kurulmuştur. BAE yüksek teknoloji üretebilen bir ülke olmadığı için, ülke içinde tek NGS, Güney Kore tarafından kurulmuştur.
Bakarah isimli nükleer santrali kuran Güney Kore’li enerji şirketi Korea Electric Power Corporation (KEPCO)’dur. KEPCO Yönetim Kurulu Başkanı Cheong Seung-il, 1 Şubat 2023’te Sinop’ta kurulması planlanan 32 milyar dolarlık NGS için, dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile Ankara’da bir araya gelip ön teklif vermiştir.
Proje Uygulamasindan Sorumlu BAE Şirketleri:
Abu Dhabi National Energy Company PJSC (TAQA)
– Abu Dhabi Future Energy Company PJSC (Masdar)
Emirates Nuclear Energy Corporation (ENEC)
Abu Dhabi National Oil Coınpany P.J.S.C. (ADNOC)
Abu Dhabi Developmental Holding Company PJSC (ADQ)
iştiraklerinden herhangi biri proje türüne göre sorumlu tutulacak.
“Türkiye Proje Sahaları Tahsis Edecek”
Anlaşmaya göre Türk Tarafı, ilgili Proje anlaşması kapsamında belirlenecek sınırlı bir süre için ve sadece söz konusu Projenin uygulanması amacıyla Projeler için gerekli sahayı/sahaları belirleyecek ve tahsis edecektir. Başka bir deyişle, Türkiye, proje için gerekli sahaları belirleyerek, proje süresince (işletme süresi dahil) kullanılmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri’nin yetkili şirketine tahsis edecektir.
Ayrıca Türk Tarafı ulusal iletim sisteminde enerji projeleri için yeterli kapasiteyi tahsis edecektir.
“BELİRLENEN SAHAYA BAE DIŞINDA KİMSE BAŞVURAMAYACAK”
Türk tarafı ve yetkili makamı, BAE tarafı ve tayin edilmiş kuruluşları dışında herhangi bir yatırımcı ile söz konusu Proje için belirlenen saha(lar) üzerinde herhangi bir Proje’nin geliştirilmesi için doğrudan veya dolaylı olarak müzakere etmeyecek veya anlaşma yapmayacak veya söz konusu sahanın rakip bir proje için kullanılmasına izin vermeyecektir. Bu düzenleme haksız rekabete de aykırılık içermektedir.
ALIM GARANTİSİNİN ALTYAPISI OLUŞTURULUYOR
Aynı maddenin 9. Fıkrasında ‘Türk Tarafı, elektrik enterkonneksiyon Proje/Projeleri hariç olmak üzere, ulusal iletim sisteminde enerji Projelen İçin yeterli kapasiteyi tahsis edecektir’ denilmiştir. Bu madde, BAE finansmanıyla kurulacak tesislere, alım garantisi verileceğinin hukuki altyapısını oluşturmaktadır.
“TÜRKİYE İZİN, RUHSAT VE ÇEVRESEL YÜKÜMLÜLÜKLERE DAİR ŞARTLARDA YARDIMCI OLACAK”
Sözleşmede ‘Türk Tarafı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yürürlükteki kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak projelerin uygulanması için izinlerin, ruhsatların ve çevresel etki değerlendirme sürecinin alınmasında kolaylık ve destek sağlayacaktır’ denilmiştir.
Anlaşma ile BAE şirketlerinin Türkiye’deki iç hukuka uygun davranma yükümlülüğü yüklenmesi beklenirken, aksine iç hukukun uygulanmasının BAE için esnetilmesi hüküm altına alınmıştır.
Esasında, bu durum doğrudan yabancı yatırımlarına dair literatürde politik risk olarak tanımlanmaktadır. Bir devlet, yabancı yatırımcıları kendi ülke sınırlarına çekebilmek adına ülkesini yatırım için cazip kılmaya çalışmaktadır. Yabancı yatırımcının yatırım için beklediği siyasi istikrarı, hukuki kolaylıkları sağlayarak, ülkedeki yabancı yatırımın artmasını amaçlamaktadır. Somut durumda, BAE’yi yatırımlarını çekebilmek adına, iç hukuktaki denetim mekanizması zayıflatılmaya çalışılmıştır.
“UYUŞMAZLIKLAR DOSTANE ÇÖZÜM YOLUYLA ÇÖZÜLECEK. MAHKEME YOK. HUKUK YOK”
Anlaşmanın 7. maddesine göre, anlaşmanın yorumlanması, uygulanması veya hayata geçirilmesinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlık, taraflar arasındaki müzakere ve/veya müzakereler yoluyla dostane bir şekilde çözüme kavuşturulacaktır.
BAE ile yapılan enerji ve maden yatırımları alanında anlaşma uluslararası anlaşma yapılarak, iç hukukta yapılacak yargılamalardan kaçırılmıştır.
Sadece dostane çözüm yolu düzenlemesine karşılık, dostane çözüm sağlanamaması durumunda hangi hukuki yolların uygulanacağı kararlaştırılmamıştır. Örneğin, Akkuyu nükleer güç santrali projesiyle ilgili uluslararası anlaşmada, uyuşmazlık çözümü olarak ilk seçenek tarafların anlaşması olarak belirlenmiş, ancak bu yöntemle çözüme ulaşılamaması durumunda tahkim yolu öngörülmüştür. Ancak, BAE ile yapılan anlaşmada tahkim yolu öngörülmemiştir. Kural olarak, tahkime başvurulabilmek için ya sözleşmede tahkimle ilgili bir hükmün olması ya da taraflar arasında ayrıca bir tahkim anlaşması yapılması zorunludur. Somut durumda, taraflar arasında ayrı bir sözleşme yoksa, tahkime başvuru yolu da mümkün gözükmemektedir.
“GİZLİLİK MADDESİ İLE ANLAŞMA TARTIŞMALARDAN ARINDIRILMAK İSTENİYOR”
Anlaşmanın 6. maddesinde, ‘Taraflar, Projelerle ilgili herhangi bir bilgiyi ilgili tayin edilmiş kuruluşları (ve onların ilgili iştirakleri) dışında ifşa etmeyecek ve Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça bu tür bilgileri gizli tutmak için ellerinden gelen üstün çabayı göstereceklerdir’ denilmiştir.
Söz konusu anlaşma, uluslararası anlaşma yolu ile yapıldığı için iç hukuk kontrolünden kaçırılmaktadır. Anlaşma kapsamında yapılacak projelere dair bilgiler gizli tutularak şeffaflık zedelenmekte, projenin kamuoyu nezdinde sorgulanabilmesi de engellenmektedir.
Örneğin Akkuyu NGS projesi için Rusya ile yapılan anlaşmanın detayları ortaya çıktığı için, projenin kamuoyu nezdindeki güvenirliği de sorgulanmaktadır. Oluşacak dev kamu zararını, verilen alım garantileri, Rusya’nın ülkemiz sınırları içinde yüz yıl boyunca toprak sahibi olmasını sağlayacak sözleşme hükümleri Akkuyu NGS projesinin en çok eleştiri alan noktalarıdır. Aynı şeyi bu anlaşmada da yaşamamak için projelerle ilgili bilgilerin gizli tutulması kararlaştırılmıştır.
“ANLAŞMANIN YORUMLANMASINDA İNGİLİZCE METİN ESAS ALINACAK”
Anlaşma hükümlerinin yorumlanmasında herhangi bir farklılık olması halinde İngilizce metin esas alınacağı kararlaştırılmıştır. Anlaşma metninin Türkçe tercümesi dahi BAE tarafından dikkate alınmamış; herhangi bir uyuşmazlık meydana geldiğinde, Türkçe ve İngilizce tercümeler arasındaki farklılıktan doğacak Türkiye’nin aleyhine her yorum meşru kılınmıştır.
Yapılan anlaşma ile açıkça AK Parti tarafından BAE’ye Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde rant alanları oluşturulmak istenilmektedir. BAE’ye, son derece ucu açık, Akkuyu’da Rusya’ya sağlanan imtiyazlardan bile çok daha fazla imtiyazlar sağlanılmaktadır. Söz konusu anlaşma, siyaseten kapitülasyon olarak nitelendirilmektedir.
Yapılan anlaşma ile Türkiye kendi sınırları içerisinde yabancı bir yatırım çekebilmek adına bir takım imtiyazlar vermektedir. Ancak söz konusu imtiyazlar sağlanırken, iç hukukta ihale yoluyla yaptırılacak bu yatırımları, doğrudan temin eder gibi iki taraflı bir uluslararası anlaşma yoluyla yapmakta, ihalesiz bu işlemi ise hukuken yargılanabilir, denetlenebilir bir hattan kurtarılmak istenmektedir. Aynı koşullarda, devlet tarafından belirlenen proje yerinde kapasitesi devlet tarafından belirlenen bir tesisi yerli bir yatırımcı kuracak olsaydı, bununla ilgili ihaleye girmesi gerekecekti. Anlaşma içeriği kamusal ve yargısal denetimden kaçırıldığı gibi haksız rekabet kurallarına da aykırılık içermektedir.
AK Parti, Akkuyu’yu 100 yıllığına Rusya’ya tahsis etmiştir. Hesaplamalarımıza göre, 60 yılda Rusya’nın (ROSATOM’un) kasasına en az 284 milyar dolar para girecektir. 15 yılda Hazine’nin kasasından Rusya’ya 38 milyar dolar garanti ödeme yapılacaktır. Bu son anlaşma ise BAE’ye, yani yabancı bir ülkeye Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, Akkuyu NGS için yapılan anlaşmadaki hükümlerden çok daha fazla imtiyazlar tanımaktadır.
AK Parti ülkeye sıcak para girişi sağlamak ve günü kurtarmak için, Türkiye’nin geleceğini ateşe atmaktadır. Ak Parti, ekonomik krizden çıkışın yolu olarak, ülkemizin enerji potansiyellerini devasa kamu zararlarına yol açacak, ülkemizin topraklarını yabancı ülkelere tahsis edecek bu tip anlaşmaları imzalamaktadır.”